George Orwell’ın 1949 yılında yazdığı 1984 romanı, bireylerin üzerinde mutlak kontrol sağlayan totaliter bir rejimi anlatır. Romanın temel kavramlarından biri olan “Big Brother is Watching You” (Büyük Birader Seni İzliyor), Orwell’ın totaliter rejimlerin baskıcı mekanizmalarının bir metaforu olarak bilinir. Ancak günümüzde, bu metaforun Çin Halk Cumhuriyeti’nde adeta gerçek olduğuna tanık olmaktayız. Orwell’ın hayalindeki distopya, 21. yüzyılda Çin’de hayat bulmuş gibi görünüyor.
1. Big Brother: Devletin Her Yerde Olan Gözü
Orwell’ın romanında, Big Brother, vatandaşları her an izleyen ve bireysel özgürlükleri yok eden bir figürdür. Çin’de bu kavram, dijital teknolojilerle gerçeğe dönümüştür. Çin devleti, vatandaşlık puanlama sistemi aracılığıyla bireylerin davranışlarını takip eder ve değerlendirir. Bu sistemde vatandaşların:
- Finansal durumu,
- Sosyal medya paylaşımları,
- Alışveriş tercihleri,
- Sosyal ilişkileri ve politik görüşleri,
çok detaylı bir şekilde incelenir ve puanlanır. Yüksek puan alanlar bazı sosyal avantajlardan faydalanabilirken, düşük puan alanlar seyahat yasağı veya krediye erişim kısıtlaması gibi cezalara maruz kalabilir.
2. WeChat: Dijital Büyük Birader
Orwell’ın romanında tele-ekranlar aracılığıyla bireylerin hem mahremiyeti yok edilmiştir hem de rejimin propagandaları bireylere ulaştırılmıştır. Çin’de ise WeChat gibi uygulamalar bu rolü üstlenmektedir. WeChat, haberleşmeden ödemelere, sosyal medyadan e-ticarete kadar hemen her şeyi kapsayan bir platformdur. Ancak bu uygulama, vatandaşların dijital hareketlerini izlemek ve veri toplamak için de kullanılmaktadır.
İşlevleri:
- Konuşmalıarı izlemek,
- Finansal hareketleri kaydetmek,
- Sosyal çevreyi haritalamak,
- Vatandaşların politik faaliyetlerini takip etmek.
Bu veriler, vatandaşlık puanlama sistemine entegre edilerek devletin bireyler üzerindeki kontrolünü daha da artırmaktadır.
3. Algıyı Bozan Sloganlar
Orwell’ın romanındaki dikkat çekici unsurlardan biri, rejimin kullandığı çelişkili sloganlardır:
- Savaş Barıştır.
- Özgürlük Köleliktir.
- Cehalet Gücütür.
Çin’de de benzer bir şekilde algıyı yönetmek için propaganda sloganları kullanılmaktadır. Bazı örnekler:
- “Toplumun Uyumu Her Şeyden Önemlidir”
- “Siber Alanı Temiz Tutalım”
- “Yeni Dünyanın Kapısını Açalım”
Bu sloganların amacı, bireylerin rejime olan sadakatini artırmak ve bireysel düşüncenin önünü kesmektir. Orwell’ın çızdığı şekilde, propaganda aracılığıyla gerçeklik algısını bozmak temel bir totaliter stratejidir.
4. Tarihin Yeniden Yazılması
Orwell, 1984 romanında gerçeklerin ve tarihin sürekli olarak yeniden yazıldığından bahseder. Çin’de de bu benzerlik göze çarpmaktadır. Tarihi olaylar, devletin çıkarlarına uygun şekilde yeniden yorumlanmakta ve eğitim sistemine entegre edilmektedir.
Örnek olarak:
- Tiananmen Meydanı Olayları gibi kritik tarihler çoğu vatandaş için çıkmaz bir bilgiye dönüşmüştür.
- Tarih kitapları, parti liderlerini kahraman olarak yüceltir.
Bu durum, Orwell’ın “Geçmişi Kontrol Eden Geleceği Kontrol Eder” sözüyle birebir örtüşür.
5. Kurbağa Metaforu ve Distopyanın Gerçekleşmesi
Romanın öngördüğü gibi bir dünyada yaşıyoruz, ancak bu distopyayı fark etmek zor olabilir. Orwell’ın anlatısındaki gibi, bireylerin yaşanan baskıyı kültürel ve sosyal uyum içinde normalleştirme hızı artmıştır.
Bu durum, bir kurbağa yavaşça ısıtılan bir suyun içinde kaynatılırken hissettiği farkındalık eksikliği ile aynıdır. Orwell’ın distopyası, çoktan gerçekleşmiş bir senaryo olarak hayat bulmuş gibi görülmektedir.
İlgili:
© 2025, Bedri Yılmaz.
BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International
Tüm hakları saklıdır! İçeriği izinsiz kullanmayınız!