Sıkıyönetim ve Türkiye’deki Tarihsel Uygulamaları
Giriş:
Sıkıyönetim, olağanüstü durumlarda devletin olağan hukuk düzeninden farklı bir yönetim biçimine geçmesi durumudur. Bu durum genellikle iç veya dış tehditlerin varlığında veya toplumsal düzenin ciddi şekilde bozulması gibi durumlarda uygulanır. Sıkıyönetim ilan edildiğinde, sivil hukukun yerine askeri veya olağanüstü hukuk kuralları geçerli hale gelir.
Türkiye’de Sıkıyönetim Uygulamaları:
Türkiye tarihi boyunca sıkıyönetime başvurulmuştur. Bu uygulamalar genellikle siyasi istikrarsızlık, iç karışıklık, isyanlar veya darbe girişimleri gibi durumlarda gerçekleştirilmiştir.
Osmanlı Dönemi:
Osmanlı İmparatorluğu’nda sıkıyönetim, padişahın emriyle belirli bölgelerde veya belirli durumlarda ilan edilirdi. Özellikle isyanların bastırılması veya devletin güvenliğinin sağlanması amacıyla sıkıyönetim ilan edilirdi. Bu dönemdeki sıkıyönetim uygulamaları günümüzdeki kadar kapsamlı olmasa da, güvenlik güçlerine geniş yetkiler vermekteydi.
Cumhuriyet Dönemi:
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, sıkıyönetim uygulamaları daha sık ve belirgin hale geldi. Özellikle 1960’lar ve 1970’lerde siyasi istikrarsızlık ve toplumsal huzursuzlukların artmasıyla birlikte, askeri darbelerin ardından sıkıyönetim ilan edildi. 1960, 1971 ve 1980 darbeleri sonrasında sıkıyönetim uygulamaları en belirgin şekilde görüldü. Bu dönemlerde, temel hak ve özgürlükler askıya alınarak, askeri yetkililerin geniş yetkileri olduğu bir ortam oluşturuldu.
21. Yüzyıl:
Türkiye, 21. yüzyılda da sıkıyönetim ilan etme yetkisini kullanmıştır. Özellikle 2016’daki başarısız darbe girişimi sonrasında, OHAL (Olağanüstü Hal) ilan edilerek sıkıyönetim uygulamaları başlatıldı. Bu süreçte, binlerce kişi tutuklandı, kamu görevlileri ihraç edildi ve temel hak ve özgürlükler kısıtlandı. OHAL sonrasında da bazı bölgelerde sıkıyönetim uygulamaları devam etti.
Türkiye’nin Kuruluşundan Soınra İlan Edilen Sıkıyönetimler
- 1925-1927: Doğu’da Şeyh Said İsyanı üzerine (Muş, Bingöl, Elâzığ, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Tunceli, Urfa, Bitlis, Van, Hakkâri, Malatya, Erzurum illerinde) 24 Şubat 1925-23 Aralık 1927
- 1931: Kubilay olayı üzerine (Menemen, Manisa ve Balıkesir’de) 1 Ocak 1931 – 9 Mart 1931
- 1940-1947: İkinci Dünya Savaşı üzerine (İstanbul, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli’de) 20 Ekim 1940-23 Aralık 1947
- 1955-1956: 6-7 Eylül Olayları üzerine (İstanbul, Ankara ve İzmir’de) 7 Eylül 1955-7 Haziran 1956
- 1960-1961: 1960 öğrenci olayları 27 Mayıs hareketi üzerine (İstanbul ve Ankara’da) 28 Nisan 1960-1 Aralık 1961
- 1963-1964:20 Mayıs 1963 ayaklanması ve darbe girişimi üzerine (İstanbul, Ankara ve İzmir’de) 21 Mayıs 1963-20 Temmuz 1964
- 1970: 15-16 Haziran Olayları üzerine (İstanbul, Kocaeli Merkez ve Gebze’de) 16 Haziran 1970-16 Eylül 1970
- 1971-1973: 12 Mart Muhtırası ardından (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, İzmir, Eskişehir, Ankara, Adana, Hatay, Diyarbakır ve Siirt illerinde) 26 Nisan 1971 – 26 Eylül 1973
- 1974-1975: Kıbrıs Harekâtı üzerine (İstanbul, Ankara, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Antalya, Muğla, Adana, İçel ve Hatay illerinde) 20 Temmuz 1974-2 Eylül 1975
- 1975: II. Irak-Kürt İç Savaşı sebebiyle (Diyarbakır, Hakkâri, Mardin ve Siirt illerinde. TBMM onaylamadı.) 27 Mart 1975-27 Mart 1975
- 1978-1980: Yaygın şiddet hareketleri üzerine (Adana, Ankara, Bingöl, Elâzığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kahramanmaraş, Kars, Malatya, Sivas, Urfa, Adıyaman, Hakkâri, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Tunceli, İzmir, Hatay, Ağrı illerinde) 26 Aralık 1978-12 Eylül 1980
- 1980-1987: 12 Eylül Darbesi üzerine (bütün yurtta) 12 Eylül 1980-19 Temmuz 1987
Sonuç:
Türkiye’deki sıkıyönetim uygulamaları, genellikle siyasi ve toplumsal istikrarsızlık dönemlerinde ortaya çıkmış ve temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir ortamı beraberinde getirmiştir. Bu uygulamalar, devletin güvenliğini sağlama amacıyla yapıldığı iddia edilse de, genellikle demokratik değerlerle çatışmış ve tartışmalara yol açmıştır.
Sıkıyönetim ile İlgili Bazı Önemli Noktalar:
- Sıkıyönetim, ulusal güvenliği ve kamu düzenini korumak için bir araç olarak kullanılabilir.
- Ancak, sıkıyönetim uygulamaları temel hak ve özgürlükleri kısıtlayabilir ve demokratik değerlerle çatışabilir.
- Sıkıyönetim ilan edilmesi ve kaldırılması yetkisi genellikle parlamentodadır.
- Sıkıyönetim uygulamaları yasalara ve uluslararası insan hakları standartlarına uygun olarak yapılmalıdır.
- Sıkıyönetim uygulamaları geçici olmalı ve olağanüstü duruma özgü olmalıdır.
© 2024, Bedri Yılmaz.
BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International
Tüm hakları saklıdır! İçeriği izinsiz kullanmayınız!