Depersonalizasyon ve derealizasyon, her ikisi de dissosiyatif bozukluklar olarak bilinen ve kişinin gerçeklik algısını bozan iki durumdur. Her ne kadar birbiriyle yakından ilişkili olsalar da, bazı önemli farkları da vardır:
Depersonalizasyon:
- Kişinin kendi bedeninden ve zihninden kopuk hissetmesiyle karakterizedir.
- Sanki bir rüya ya da film izliyormuş gibi hissedebilirsiniz.
- Kendi düşünceleriniz ve duygularınız üzerinde sanki bir kontrolsüzlük hissedebilirsiniz.
- Vücudunuzdan kopmuş veya uyuşmuş gibi hissedebilirsiniz.
Derealizasyon:
- Kişinin çevresindeki dünyadan kopuk hissetmesiyle karakterizedir.
- Etrafınızdaki dünya sanki sisli, bulanık veya gerçek dışıymış gibi görünebilir.
- Sesler boğuk veya yankılı gelebilir.
- Zaman daha yavaş veya daha hızlı geçiyor gibi hissedebilirsiniz.
Özetle:
- Depersonalizasyon, kişinin kendinden kopmasıyla ilgiliyken, derealizasyon kişinin çevresinden kopmasıyla ilgilidir.
- Her iki durum da aynı anda yaşanabilir, ancak biri diğerinden daha baskın olabilir.
- Her iki durumun da nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, stres, travma, uyku yoksunluğu, madde kullanımı ve bazı ruhsal bozukluklar gibi faktörlerin tetikleyebileceği düşünülmektedir.
- Tedavi genellikle psikoterapi, ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişikliklerini içerir.
Depersonalizasyon veya derealizasyon yaşıyorsanız, bir ruh sağlığı uzmanına danışmanız önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, semptomlarınızı yönetmenize ve yaşam kalitenizi iyileştirmenize yardımcı olabilir.
Unutmayın: Bu iki durum da tedavi edilebilir ve yalnız değilsiniz. Bu zorlukla başa çıkmanıza yardımcı olacak kaynaklar mevcuttur.
© 2024, Bedri Yılmaz.
BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International
