Egemenlikçi (Sovereigntist)

Egemenlikçi (Sovereigntist) Kavramı ve Siyasal Anlamı

Egemenlikçilik (İng. sovereigntism), bir devletin veya siyasi birimin kendi egemenliğini koruma ve dış müdahaleleri reddetme ilkesine dayanan bir siyasi görüştür. Bu kavram, özellikle küreselleşme, uluslararası örgütler, bölgesel entegrasyon projeleri ve çok taraflı anlaşmaların devletlerin egemenliğini tehdit ettiğini düşünen siyasal hareketler tarafından benimsenmiştir.

Bu yazıda egemenlikçilik kavramının kökeni, anlamı, tarihsel gelişimi ve günümüz siyasetindeki yeri ele alınacaktır.


1. Egemenlikçilik Nedir?

Egemenlikçilik, devletin bağımsızlığına ve ulusal egemenliğe öncelik veren bir siyasal tutumdur. Bu görüşü savunanlar, uluslararası örgütler veya küresel yönetişim mekanizmaları aracılığıyla devletlerin yetkilerinin kısıtlanmasına karşı çıkarlar.

Egemenlikçilik özellikle şu başlıklarda kendini gösterir:

  • Ulusal Egemenliğin Korunması: Uluslararası hukuk, örgütler veya bölgesel entegrasyon projeleri aracılığıyla devletlerin yetkilerinin kısıtlanmasına karşı çıkmak.
  • Kendi Kaderini Tayin Hakkı: Devletlerin ve ulusların dış müdahaleye maruz kalmadan kendi siyasal, ekonomik ve kültürel politikalarını belirleme hakkını savunmak.
  • Bağımsız Dış Politika: Egemen devletlerin herhangi bir uluslararası kuruma veya başka bir ülkeye bağımlı olmadan dış politikalarını şekillendirme hakkını savunmak.

Bu kavram, Avrupa Birliği gibi ulusüstü yapılarla ilişkili tartışmalarda, milliyetçi hareketlerde ve küreselleşme karşıtı söylemlerde sıkça kullanılmaktadır.


2. Egemenlikçilik Kavramının Tarihçesi

Egemenlik kavramı siyaset biliminde çok eski bir tartışmadır. Modern anlamda “egemenlik” kavramı, Fransız düşünür Jean Bodin (1530-1596) tarafından 16. yüzyılda geliştirilmiştir. Bodin, egemenliği bir devletin en yüksek ve bölünmez otoritesi olarak tanımlamıştır. Ancak, “egemenlikçilik” (sovereigntism) terimi, özellikle 20. yüzyılda uluslararası entegrasyona karşı çıkan siyasal hareketler tarafından yaygın şekilde kullanılmaya başlanmıştır.

Egemenlikçilik düşüncesinin öne çıkan tarihsel figürleri şunlardır:

  • Jean Bodin (16. yüzyıl): Egemenliği devletin temel unsuru olarak tanımlamış ve merkezi otoritenin gücünü vurgulamıştır.
  • Thomas Hobbes (17. yüzyıl): Güçlü bir merkezi otoritenin (Leviathan) düzenin korunması için gerekli olduğunu savunmuştur.
  • Carl Schmitt (20. yüzyıl): Egemenliğin, olağanüstü durumlarda karar verebilme yetkisi olduğunu ileri sürmüştür.

Modern anlamda sovereigntism terimi ise özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış ve AB karşıtı hareketler, milliyetçi siyasetçiler ve küreselleşme karşıtı gruplar tarafından kullanılmıştır.


3. Egemenlikçilik Nerelerde Kullanılmıştır?

Egemenlikçilik düşüncesi, farklı ülkelerde ve farklı bağlamlarda kendini göstermiştir:

a) Avrupa’da Egemenlikçilik ve AB Karşıtlığı

Avrupa’da egemenlikçi siyaset, özellikle Avrupa Birliği (AB) karşıtı hareketler tarafından benimsenmiştir. Birleşik Krallık’taki Brexit süreci bunun en önemli örneklerinden biridir. İngiltere’de egemenlikçiliği savunan siyasetçiler, AB’nin ulusal egemenliği kısıtladığını ve ülkenin kendi yasalarını kendisinin yapması gerektiğini öne sürerek AB’den ayrılmayı savunmuştur.

Benzer şekilde Fransa’da Marine Le Pen gibi aşırı sağcı liderler, Avrupa Birliği’nin Fransa’nın egemenliğini zayıflattığını savunarak Frexit (Fransa’nın AB’den ayrılması) çağrıları yapmıştır.

b) ABD ve Egemenlikçilik

Amerika Birleşik Devletleri’nde de egemenlikçi söylemler özellikle Donald Trump gibi milliyetçi liderler tarafından kullanılmıştır. Trump’ın “America First” (Önce Amerika) politikası, ABD’nin uluslararası örgütlerden bağımsız hareket etmesi gerektiğini savunan egemenlikçi bir yaklaşımdır. Trump yönetimi sırasında ABD, Paris İklim Anlaşması’ndan ve Dünya Sağlık Örgütü’nden çekilerek egemenlikçiliğe dayalı bir dış politika benimsemiştir.

c) Kanada ve Egemenlikçilik

Kanada’da egemenlikçilik, Québec bağımsızlık hareketi çerçevesinde farklı bir boyutta ele alınmaktadır. Québec bölgesindeki egemenlikçiler, Kanada’dan ayrılarak bağımsız bir devlet kurmayı savunmuş ve bu doğrultuda 1980 ve 1995 yıllarında referandum düzenlemişlerdir.

d) Türkiye’de Egemenlikçilik

Türkiye’de egemenlikçilik, özellikle uluslararası kuruluşlarla ilişkiler ve milli bağımsızlık bağlamında öne çıkmaktadır. Lozan Antlaşması, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Sevr Antlaşması gibi konular, Türkiye’de egemenlik tartışmalarının merkezinde yer almıştır. Ayrıca, “tam bağımsızlık” söylemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından benimsenen temel ilkelerden biri olmuştur. Günümüzde de Türkiye’nin AB üyeliği, NATO politikaları, yerli ve milli üretim stratejileri gibi konular egemenlikçilik perspektifiyle ele alınmaktadır.


4. Egemenlikçiliğin Günümüzdeki Yeri ve Eleştiriler

Günümüzde egemenlikçilik, özellikle küreselleşmeye ve uluslararası örgütlere karşı çıkan çevreler tarafından savunulmaktadır. Ancak, bu düşüncenin bazı eleştirileri de vardır:

  • Ekonomik entegrasyonu zorlaştırır: Küresel ticaret ve ekonomi birbirine bağlı hale gelmiştir, bu yüzden tam egemenlikçilik ekonomik olarak zarar verici olabilir.
  • Uluslararası iş birliğini engelleyebilir: İklim değişikliği, salgın hastalıklar ve küresel güvenlik gibi konular uluslararası iş birliği gerektirir. Egemenlikçilik ise bazen bu tür iş birliklerini zorlaştırabilir.
  • İzolasyonculuğa yol açabilir: Aşırı egemenlikçi politikalar, ülkelerin uluslararası arenada yalnızlaşmasına neden olabilir.

Öte yandan egemenlikçiliği savunanlar, devletlerin kendi kaderlerini tayin etme haklarını korumalarının gerekli olduğunu ve uluslararası sistemin güçlü devletler lehine işlediğini savunmaktadırlar.


Sonuç

Egemenlikçilik (sovereigntism), devletlerin ve ulusların kendi bağımsızlıklarını koruma hakkını savunan bir siyasal görüştür. Avrupa Birliği’ne karşı çıkan hareketlerden ABD’nin uluslararası örgütlerden ayrılmasına, Türkiye’nin ulusal bağımsızlık politikalarına kadar birçok alanda bu düşüncenin izlerini görmek mümkündür. Ancak, küreselleşen dünyada egemenlikçiliğin sınırları sürekli olarak tartışılmaktadır.

Gelecekte devletler, uluslararası iş birliği ile ulusal egemenlik arasındaki dengeyi nasıl kuracakları konusunda yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalacaklardır.

© 2025, Bedri Yılmaz.

BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International

Tüm hakları saklıdır! İçeriği izinsiz kullanmayınız!

Leave a reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to site top



© 2025, Bedri Yılmaz.

BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International

Tüm hakları saklıdır! İçeriği izinsiz kullanmayınız!