Türkiye ile Almanya Arasında Araç Alım Gücü Karşılaştırması: Asgari Ücretli Bir Türk ile Alman Ne Kadar Sürede Araç Sahibi Olabiliyor?
Günümüz ekonomik koşullarında araç sahibi olmak, birçok insan için bir lüks haline gelmiş durumda. Özellikle asgari ücretle geçinen kişiler için bu hayal, ulaşılması oldukça zor bir hedef haline gelebiliyor. Bu yazıda, Türkiye ile Almanya arasında asgari ücretle bir Audi A5 40 TDI Quattro model aracı almak için ne kadar süre gerektiğini kıyaslayacağız. Görseldeki veriler, bu iki ülke arasındaki alım gücü farkını açık bir şekilde ortaya koyuyor ve üzerine derinlemesine düşünmemizi sağlıyor.
Türkiye’de Asgari Ücretle Araç Alım Süresi
Türkiye’de 2024 yılı itibarıyla asgari ücret 17.002 TL olarak belirlenmiş. Aynı yıl Audi A5 40 TDI Quattro model bir aracın fiyatı ise 3.990.000 TL civarında. Basit bir hesaplama ile, asgari ücretle çalışan bir Türk vatandaşının bu aracı alabilmesi için yaklaşık 235 ay, yani neredeyse 20 yıl kesintisiz çalışması gerekiyor.
Bu süreyi daha da açacak olursak, kişi tüm maaşını sadece bu araca yatırsa bile 20 yıllık birikimi ancak yeterli olacak. Bu hesaba enflasyon, faiz, temel ihtiyaçlar ve diğer zorunlu giderler dahil edilmediğinde bile 20 yıl oldukça uzun bir süre. Yani asgari ücretle geçinen bir bireyin, araç sahibi olabilmesi neredeyse imkansız hale geliyor.
Almanya’da Asgari Ücretle Araç Alım Süresi
Öte yandan, Almanya’da asgari ücret 1.800 Euro olarak belirlenmiş durumda. Aynı model Audi A5’in Almanya’daki fiyatı ise 50.000 Euro. Bu durumda, Almanya’da asgari ücretle çalışan bir birey, bu araca yaklaşık 28 ay, yani 2 yıl 4 ay gibi bir sürede sahip olabiliyor.
İki ülke arasında bu kadar büyük bir fark olmasının nedenlerinden biri, her iki ülkenin ekonomik dinamikleri, vergilendirme sistemi ve döviz kuru farklarıdır. Almanya’da otomobil vergileri daha düşükken, Türkiye’de ise yüksek ÖTV ve KDV oranları, araç fiyatlarını büyük oranda artırıyor. Aynı zamanda Türkiye’deki yüksek enflasyon oranları ve düşük alım gücü, bu uçurumun büyümesine katkıda bulunuyor.
Eleştirel Bir Bakış
Bu tabloya baktığımızda, Türkiye’de asgari ücretle geçinen bir bireyin, yalnızca bir otomobil sahibi olabilmek için 20 yıl çalışması gerektiği gerçeği, ülkemizdeki alım gücünün ne kadar düşük olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Türkiye’de çalışan bir bireyin gelirinin büyük bir kısmı temel ihtiyaçlar, kira, enerji ve gıda gibi zorunlu harcamalara gidiyor. Bu nedenle, tasarruf etmek ve büyük çaplı bir yatırım yapabilmek oldukça zor.
Bu durumda, yalnızca bir aracı satın almak değil, aynı zamanda otomobilin yıllık masraflarını karşılamak, yakıt, bakım ve sigorta gibi giderleri de düşününce, bu hedef daha da uzaklaşıyor. Diğer yandan Almanya gibi gelişmiş ekonomilerde, vatandaşların alım gücünün daha yüksek olması, temel ihtiyaçları karşıladıktan sonra birikim yapabilme imkânı tanıyor.
Türkiye ile Almanya arasındaki bu büyük fark, ekonomik istikrarsızlığın, vergi politikalarının ve alım gücünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Türkiye’de yaşayan bireylerin, modern yaşamın bir gerekliliği haline gelmiş otomobil gibi bir ihtiyaç için bile uzun yıllar birikim yapmak zorunda kalması, sürdürülebilir bir ekonomik modelin ne kadar eksik olduğunu ortaya koyuyor. Aynı zamanda, bu durum toplumda ciddi bir sınıfsal farklılaşmayı da derinleştiriyor; zengin ve fakir arasındaki uçurum giderek artıyor.
Sonuç olarak, bir Türk vatandaşının asgari ücretle bir Audi A5 sahibi olabilmesi için 20 yıl gibi uzun bir süre çalışması gerekirken, bir Alman vatandaşı aynı arabaya yaklaşık 2 yıl içerisinde sahip olabiliyor. Bu büyük fark, Türkiye’deki ekonomik sorunların ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin bir yansımasıdır.
Bu karşılaştırma, Türkiye’de asgari ücretin neden yetersiz kaldığını ve yaşam standartlarının diğer ülkelerle kıyaslandığında ne kadar geride olduğunu bir kez daha düşünmemizi sağlıyor.