Gaslighting: Tarihçesi, Psikolojik Yönü ve Günümüzdeki Uygulamaları
Gaslighting’ın Kökeni
Gaslighting terimi, 1938 yılında İngiliz tiyatrocu Patrick Hamilton tarafından yazılan bir oyunla ortaya çıkmıştır. “Gaslight” adlı bu oyun, bir kadının kocasının manipülasyonları sonucu akıl sağlığını sorgulamasını konu alır. Oyunda, koca sürekli olarak evdeki gaz lambalarının ışığının değiştiğini ama eşinin bu değişiklikleri algılamadığını söyler. Bu küçük, sürekli yalanlar ve manipülasyonlar, kadının kendi gerçekliğini sorgulamasına yol açar. Bu oyun, gaslighting teriminin psikoloji literatürüne ve halk arasında yaygınlaşmasına zemin hazırlamıştır.
Psikolojik Perspektiften Gaslighting
Gaslighting, bir kişinin, genellikle bir manipülatör tarafından kurbanının kendi algı ve hafızasına yönelik manipülasyonlar yapmasıdır. Psikolojik literatürde bu kavramı ilk işleyenler arasında, psikolog ve terapistlerin yanı sıra, özellikle Elaine Showalter ve Robin Stern gibi isimler öne çıkmaktadır. Bu isimler, gaslighting’in tanımını genişletmiş ve uygulama alanlarını detaylandırmıştır. Gaslighting’i şu şekillerde tanımlayabiliriz:
- Algı Manipülasyonu: Kurbanın yaşadığı olaylar hakkında yanıltılması sağlanır. Örneğin, yaşanan bir olayın aslında yaşanmamış gibi gösterilmesi veya yaşanmamış bir olayın yaşanmış gibi sunulması.
- Duygusal İstismar: Kurbanın duygusal olarak yalnızlaşması, kendi hislerini sorgulaması ve manipülatöre bağımlı hale gelmesi sağlanır.
- Gerçeklik Bozma: Kişinin kendi gerçekliği hakkında şüphe duymasına ve gerçeklikten kopmasına neden olunur.
Gaslighting, kişiyi zihinsel olarak yıpratmak ve kendi gerçekliğini sorgulamasına yol açarak, manipülatörün daha fazla kontrol sağlamasına yardımcı olur.
Günümüzde Gaslighting’in Uygulamaları
Bugün gaslighting tekniği, sadece bireysel ilişkilerde değil, aynı zamanda toplumsal ve politik alanlarda da uygulanmaktadır. Medya ve sosyal medya platformları, bu tür manipülasyonların yayılmasında önemli rol oynamaktadır. Gaslighting’in günümüzdeki bazı uygulama alanları şunlardır:
- Basın ve Medya Manipülasyonu: Basın organları, bilgi kirliliği ve dezenformasyon yoluyla kamuoyunu yanıltabilir. Haberlerin çarpıtılması veya çelişkili bilgiler sunulması, toplumun gerçeklik algısını bozabilir.
- Sosyal Medya: Sosyal medya platformlarında, troller ve bot hesaplar, yanlış bilgileri yayarak ve komplo teorilerini destekleyerek toplumu manipüle edebilir. “Deepfake” teknolojisi kullanılarak üretilen sahte görüntüler ve videolar, insanların gerçekliği sorgulamasına neden olabilir.
- Resmi Kurumlar ve Politikalar: Otoriter yönetimler ve bazı politik figürler, kendi çıkarlarını korumak için topluma yanıltıcı bilgiler sunabilir ve gerçekleri saptırabilirler. Bu tür uygulamalar, vatandaşların kendi algılarını ve bilgilerini sorgulamalarına yol açar.
Devlet ve Gaslighting
Bazı devletler de gaslighting’in izlerine rastlamak mümkündür. Özellikle medya ve sosyal medya üzerinden yürütülen dezenformasyon kampanyaları, kamuoyunun bilgiye erişimini ve algısını zorlaştırmaktadır. Devletin ve özel sektördeki bazı grupların bu tekniği kullanarak toplumsal gerçekliği manipüle ettiği görülmektedir.
Sonuç
Gaslighting, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde önemli bir psikolojik manipülasyon tekniğidir. Tarihsel kökenlerinden günümüze kadar geniş bir uygulama alanına sahip olan bu teknik, toplumları ve bireyleri etkileyen önemli bir sorundur. Bilinçli ve eleştirel bir bakış açısı, gaslighting’in etkilerinden korunma ve daha sağlıklı bir bilgi ortamı yaratma adına önemlidir.
© 2024, Bedri Yılmaz.
BedriYilmaz.com by Bedri Yılmaz is licensed under Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International
Tüm hakları saklıdır! İçeriği izinsiz kullanmayınız!